2 Aralık 2014

Paşa Paşa Tiyatro Yahut Ahmet Vefik Paşa

Bu dönem izlediğim tiyatroların arasında kahkahası en bol, samimiyeti en dorukta ve alkışı en fazla olan tiyatro oyununu Paşa Paşa Tiyatro Yahut Ahmet Vefik Paşa olarak ilan ediyorum.



‘’Zaten aktör dediğin nedir ki? Oynarken varızdır, yok olunca da sesimiz bu boş kubbede bir hoş seda olarak kalır. Bir zaman sonra da unutulur gider. Olsa olsa eski program dergilerinde soluk birer hayal olur kalırız.’’ der Fasulyeciyan o ünlü tiradında…İşte sahnede göründüğü anda yok olmaya başlayan tiyatroya sahip çıkma çabasıdır Ahmet Vefik Paşa’nın Bursa’ da yaptığı…Ahmet Vefik Paşa’nın Bursa’ya atanıp Fasulyeciyan’ın tiyatrosunu sahiplenmesi ve ardından gelişen olayları anlatan bu oyun aslında o günü olduğu kadar bugünü de hicveder.

Devlet Tiyatrolarında bu dönem sahnelenen oyunlar, kahramanlık öykülerinde karşımıza çıkan alt edilemez cesaretli duruşu sergilemekte sınır tanımıyorlar. Yazılan metinler ve onları sahneleyen oyuncular, vasıfsız bir kayayı görünmez eden dalgalar gibi yalın ve kuvvetliler. Hal böyle olunca biz seyirciler de bu dalgalara kendimizi bırakmak için sıraya girmiş vaziyetteyiz.

30 Kasım 2014 Pazar günü Gökhan Erarslan'ın güçlü kaleminden çıkan Paşa Paşa Tiyatro Yahut Ahmet Vefik Paşa Cennet Kültür Merkezi sahnesindeydi. 2 saat boyunca coşkuyu elden bırakmayan Paşa Paşa Tiyatro ekibini tebrik ederek yazıma başlamak istiyorum.

Toplumumuzda dönem tiyatroları ve dönem filmlerinin başarılı olup olamayacağı konusunda tedirginlik yaşayan insanlar fazlalıkta. Ben de bu tedirginliğe ortak olan bir izleyici olmuşumdur her zaman. Bunun nedeni  belli bir dönemi anlatan eserleri izlemeyi sevmemek değil aslında. Aksine fazlasıyla merak uyandırır bu tarz eserler ve bu yüzden izlemeden önce tedirginlik yaratır. Kısaca söylemek gerekirse vaktimizi dolu dekorun arkasına saklanan eserler uğruna harcadığımızda büyük hayal kırıklıkları yaşarız. Bu sebeple öncelikle Paşa Paşa Tiyatro Yahut Ahmet Vefik Paşa oyununun bu olumsuz ön yargıyı kırma konusunda oldukça başarılı bir yapıt olduğunu vurgulamak istiyorum. Şimdiye kadar gerek Çanakkale'de gerekse İstanbul'da izlediğim oyunlar arasında, anlattığı dönemin ve sahnesinin hakkını en güzel şekilde veren oyunlar listemin üst sıralarına yerleşen bir oyun oldu. Öyle çok sevdirdi ki kendisini bırakın vakit kaybı hissini, perde arasında bir daha gelmeliyiz planları bile yapmaya başladık.

Murat Sarı'nın adeta Ahmet Vefik Paşa oluşu, Aybanu Aykut ile Cem Zeynel Kılıç'ın tiyatro içinde tiyatrodaki komedi performansı ve Ali Çelik'in kumandan karakterine tüm yeteneğini katması sayesinde seyircilerin ağzı hep kulaklarında kaldı. Bir yandan gülüp bir yandan koro sayesinde ritm tutarken bizlerinde bir an bile durmadığımızı oyunun sonundaki yorgunluğu hissedince fark ettik. Dekoru değiştirme sahnesinde bile coşkusunu kesmeyen oyuna verilen emeği burda 2-3 cümleye sığdırmam kesinlikle imkansız gözüküyor.



Paşa Paşa Tiyatro, Osmanlı döneminin aydın devlet adamı ve bir bilim adamı olan Ahmet Vefik Paşa'nın Bursa'ya vali olarak atandığı zamanın şartlarını konu alıyor. Ahmet Vefik Paşa'nın, Bursa Valisi olarak atandığı yeni makamında, koltukları eskitmekten başka işe bakmayan "Bugün git yarın gel."ciler ile baş etme halini koreografisi, müzikleri, dekoru ve zekice yazılmış metni ile fevkalade yansıtan oyun, aynı zamanda seyircisindeki toplumsal maneviyat duygusunu zirveye çıkardı.

Örümcek zihniyeti yıkmaya çalışan Ahmet Vefik Paşa'yı derinden anlama fırsatı yakaladığımız oyun sayesinde bir yandan da oturduğumuz koltukların kutsallığını fark ettik. Bir şeyi yapmanın yıkmaktan zor olduğunu vurgulayan sahnelerde, oyunu yalnızca izleme eyleminin ötesine geçip hissetmeye başladık. Ve hissetmeye başladıklarımız, kafamızda bir şeylerin kıymetini unuttuğumuzun altını daha kalın çizgilerle çizmeye başladı. Özellikle, başlarda daha aydınlık gözüken sahnenin oyunun sonlarına doğru karardığı hissi veren sahneler harikuladeydi.


Oyun sonuna doğru gerçekleşen konuşma fazlasıyla duygulandırdı hepimizi. Ve anladık ki geçmişin geçmiş olması için sadece dünyanın dönmesi yetmiyor ne yazık ki. Sanki tarih tekerrür ediyor ama ne mutlu bize ki en zor şartlarda bile içimizdeki aydınlığı karanlıktan koruyacak kadar kuvvetli sanatçılara ve düşünürlere sahibiz. Mesela bu muhteşem oyunun yazarı Gökhan Erarslan, yöneteni Mutlu Güney, oyuncuları Murat Sarı, Cem Zeynel Kılıç, Aybanu Aykut gibi daha nice başarılı sanatçılara sahibiz. Verdiğiniz emek için teşekkür ederiz.

İçimizdeki ışığın kaybolmaması dileğiyle..


Sahnelerin içeriği hakkında bilgi vermekten kaçınmamın sebebi sürprizleri izlerken yaşamanız doğrultusundaki isteğimdir, bu yüzden beni affedin.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Yorumlarınızı beklerim.

Recommendations by Engageya