Aile Danışmanlığı Uzmanlığı eğitimlerinde saygıdeğer hocalarım tarafından ilişkilerde yaşanan tartışmaları zirveye taşımadan stabil şekilde sonlandırmaya yönelik bir çok yöntem öğrendim. Hocalarım bu konuda o kadar başarılıydılar ki öfkeli kişilerin önünde nasıl bu kadar soğukkanlı olabildiklerine en başta çok şaşırıyordum. Fakat zamanla kendim de birkaç uygulama yaparak ve teorik yöntemleri de kullanarak öfke kontrolünün 3. kişi tarafından bile kolaylıkla çözülebildiğini gördüm. Toplumumuzda kadın ve erkeğin ilişki sürdürmesi çok da kolay olmuyor. Bunun birçok nedeni vardır fakat en önemli nedeni kültürdür. Kültürün cinsiyetçi kökenli avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Daha önceki makalelerimde değindiğim gibi insanlar içine doğduğu kültürüne uzaktan bakmadıkça bu ayrıntıları göremeyeceklerdir. Bu ayrıntıları göremeyen bireylerin empati yeteneği gelişemeyecek, gelişemediği gibi körelecektir.
Çiftler arasında tartışmaların çıkış nedenleri listelenemeyecek kadar çok sayıdadır. Çözüm için ise tamamen nedene dayalı binlerce yol denenebilir. Fakat çözüme ulaşırken gerçekleştireceğimiz davranışlar az sayıda ve nettir. Tartışma sırasında davranışlarımızı kontrol etmemiz hem kendi sinir sistemimiz açısından hem eşimizi uzlaşma yoluna götürmemiz açısından hem de üstüne fazlasıyla emek harcayarak anlamlandırdığımız ilişkimizin sağlığını koruyabilmemiz açısından çok önemlidir.
Bir tartışma başladığı anda artık geçmişten beri birikenlerin, gelecek için kurulan hayallerin bir anlamı kalmamıştır. Çünkü tartışırken insanlar tüm varlığı adına, tartışmadan galip gelme içgüdüsü ile hareket eder. Karşıdaki kişi de aynı içgüdü ile tartışmayı sürdürürse bu durum ilişkileri uçuruma kadar sürükleyebilir. Bu sebeple tartışma sırasında sağlamamız gereken en önemli nokta 'öfke kontrolü'dür. Öfke kontrolünü sağlayabilen ve bunun bilincinde olan insanlar için çözüme ulaşmak daha kolay hale gelecektir. Fakat ne yazık ki yaşadığımız toplumda sinirleri yıpranmış insan sayısı fazla olduğundan öfke kontrolünün uygulanabilirlik oranı oldukça düşüktür.. Bu sebeple öfke kontrolünü nasıl gerçekleştireceğimiz adına yardım almak uzlaşma yolunca atılan en verimli adımlardan biri olacaktır.
Ülkemizde tartışmaların ve şiddetin en çok yaşandığı aileler ekonomik gelir düzeyi düşük ailelerdir. Bu durum tesadüf değildir. Maddi anlamda sıkıntı yaşayan çiftlerin isteklerini gerçekleştirememek, kaliteli bir yaşam sürdürememek, hayal kırıklıkları, zorunlu olarak sosyal yaşamla araya mesafe koyma, güç savaşı, birbirine bağlı olmaya mecbur hissetme vb. birçok neden dolayısıyla üzerilerine büyük yükler düşer. Bu yükleri sırtlanmakta zorlanan eşler birbirlerine yardım edecek gücü bulamaz ve zamanla ufak tefek dediğimiz esas sorunu gizleyen fakat ciddi kavgalara neden olan sorunlar yaratırlar. Bunu adeta güç savaşına çevirerek esas nedeni düşünmekten gittikçe uzaklaşırlar. Bu çaba boşunadır ve gereksiz yere yıpranmaya yol açar. -Ve zamanla da ayrılıklara- Tüm olanlara rağmen aynı yolda yürümeyi tercih ederek geçmişe bakmak, geçmişte sevdiğin yüreği anımsamak ve gözünü kapatarak tartıştığın kişinin aslında o sevdiğin yüreğin sahibi olduğuna kendini inandırmak zor olandır. Eğer bu bunalımlı havadan kurtulmak istiyorsan ve yoldaşını geri istiyorsan cevap vermen gereken ilk soru "Neden zoru seçmeliyim?" olacaktır.
"Neden zoru seçmeliyim?" sorusuna "Zoru seçmeliyim çünkü..." diyebiliyorsan ve bir de 'çünkü'den sonrası yüreğinle alakalıysa yazıyı okumaya devam edebilirsin.
Zoru seçtin fakat ne yapacağını bilmiyorsun. Öncelikle bir ilişkiyi düştüğü o dipsiz kuyudan kurtaracak ilk güzel adım çift terapisine gitmektir. Çift terapisinde danışman ile yapılan konuşmalar, psikodrama teknikleri ve birçok çözüm odaklı terapi sayesinde eşler birbirlerini daha yakından tanıyarak ilk seanstan itibaren bambaşka ve kusursuz bir bağ kurmaya başlayacaktır. Birbirlerinin beden dillerini çözerek önlerine koydukları görünmez blokajları yıkmaya başlayacaklardır.
Maddi sıkıntı içerisinde olan, eşini terapiye gitmeye ikna edemeyen kişiler için de tartışma sırasında öfke kontrolünü sağlayacakları basit ama etkili bir yöntemden bahsedeceğim.
Özellikle gün içerisinde iletişim kurmayan, birbirlerinin yüzüne bakmayı unutan sadece tartışmak için diyalog kuran çiftler, tam tartışma sırasında büyük bir irade kuvveti ile bulundukları noktadan ayrı ayrı iki farklı noktaya (odaya, bahçeye vb.) giderek yalnız kalmayı başarmalıdırlar. Yalnız kalınan ilk 5-10 dk eşlerden her ikisi de tüm ilgilerini tartışma üzerinden çekilerek, düşüncelerini mutlu oldukları bir anıya veya mutlu eden bir uğraşa yönlendirilmelidir. Tartışma esnasında bozulan sinirlerin yatıştığını hissedince her iki taraf da hissettiklerini bir kağıda dökmelidirler. Bu yazılan cümlelerin "ben" odaklı olmamasına dikkat edilmelidir. Çünkü eşler bu yazdıklarını doğru bir zamanlamada, noktasına virgülüne dokunmadan karşıya iletecektirler. Bu konudaki ikinci tavsiyem "ben" odaklı olmayan cümlelerin yapıcı, esas sorunu bulmaya yönelik ve kırıcı olmayan cümlelerin kurulmasıdır.
Bu yöntemin mektubu okuma aşaması terapi esnasında gerçekleşmektedir. Bu sayede çiftler danışman önünde hislerini açarken sakin bir şekilde karşı tarafın hissettikleri üzerine düşünüp karşıya geri bildirim vermektedir. Bunu başaramayan çiftlere danışman yardımcı olmakta ve durumu kontrol altına alarak daha sağlıklı bir uzlaşma yolunu açmaktadır.
Aslında bakılırsa zoru seçme dediğimiz olay iletişim kurabilmeyi seçmektir ve iletişim kurmak, empati yapmak sanıldığı kadar zor değildir. İnsanların benlik saygılarını zedeleyen yaşanmışlıklar haricinde yaşanan tatsızlıkları aşmak imkansız değildir.
Sevdiğiniz insanla iletişim konusunda zayıfladığınızı ve bu yöntemi deneyip yetersiz bir sonuç elde ettiğinizi düşünüyorsanız çekinmeden bana iletişim kısmından ulaşabilirsiniz.
Mutlu anılar biriktireceğiniz günler yaşamanız dileğiyle.
Günümüzde ayrılmaların büyük bir nedenlerinden bir tanesi de Sosyal medya
YanıtlaSil