Grip oldum ben.
İki, üç gündür kendimi yataktan kaldırıp koltuğa bıraktım, sonra koltuktan tekrar yatağa..
Sonunda bir bakmışım koltuk minderlerinin içerisinde kendimi kaybetmişim. Zamanın nasıl akıp gittiğini anlamamışım. Kendini eve bağlayan insanlarda görülen o bitirici sendroma bürünmüşüm. Zamanın akışında duraklama sendromu.
Gün içerisinde yattığım yerde bir o yana bir bu yana dönüp dururken dışarıyı düşündüm hep.
Taksim...
Moda...
Cihangir...
Nasıl cıvıl cıvıldır şimdi oralar. Ben burada yattığım yerden kalkacak gücü bulamazken, insanlar neler keşfediyordur, kaç tane işini hallediyordur diye düşünmeden alamadım kendimi.
İşte insan böyle zamanlarda anlıyor hayatın sokaklarda olduğunu ve ev havasının kendisini uyuşturduğunu. Ev basması olarak(Bizim buralarda evden çıkmayanlara denir.) insanın sadece kendini körelttiğini. Bir şey keşfetmeden, gün içerisinde dışarıya adım atmadan evde kilo aldığımı, uyuştuğumu ve hatta binanın altında kaldığımı hissediyorum.
Tüm bu yaşadıklarımdan dolayı, her hastalığımda dilediğim gibi yine dilerim ki daha büyük hastalıklar yaşamayalım. Dikkat edelim kendimize. Ve vücudumuz el verdiğince dışarı çıkalım. İnsan içine karışalım. Vaktimizi verimli geçirelim ve televizyondan uzak duralım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Yorumlarınızı beklerim.