İşte ben yine,
Gariplikler üzerine kafa yorduğum bu gecede, annemin deyişiyle beş karış suratımla, sarılmayı beklerken yaz rüzgarıyla, adi bir riyakarlıkla karşı karşıyayım. Sırtını çevirmiş tüm duvarlar şehrin ışıklarına. Çok matah bir yarına uyanacakmış gibi, yüzleri siyaha çalan pembe hayalleriyle uykuya dalmış erkenden. Ruhları hapsolmuş apartman boşluklarına, parkın en güzel rengine bile ulaşamamışlar. Zaman zaman yine böyle durumlar olduğunda başımı daha bi yukarı diker tüm hırsımla beklerdim ateş böceği taklidi yapan uçakların bencilce süzülüşlerini. Şimdi yine farklı bi teknik geliştirmediğimden (hep tembellikten) iş başa düştü deyip daha yukarı bakıyorum gizli bahçemden.An itibariyle herbiri hiç istifini bozmadan süzülüp gitmekte olan onlarca uçakla başbaşayım(yine yeni yeniden).
Uçağa bakınca ne görür insan ne düşünür desem binlerce cevap verir çok konuşan insanlar. Bende ise tek kelime yaratır bu devasa teknoloji; Gitmek!
Bana sorarsanız (ki sormazsınız da) şu fani dünyada zıtlığın dibine vurmuş iki eylem var; Gitmek ve Gelmek... Hayatımda kimseye gel demedim, diyemedim ben. (Cesaret mi dedi biri?) Kendimde o lüksü göremedim desem anlar mısınız acaba? Hiç istifini bozmadan giden uçaklara özenen, uzaklaşmayı yaşam tarzı haline getirmiş insanların arasında büyümüşüm, büyüyorum ben. Ne hikmetse onca yaşam tarzı içerisinden bu garip meşhur gitmelerin kalabalığı da benim başıma patlamış. Bir ara sınandığımı falan düşünürdüm de şimdi anlıyorum ki ben el sallamak için gelmişim bu biçimsiz evrene. ( El sallayamadıklarımı katmak bile istemedim.)
Şimdi durup ufak bi fırtına çıkarıyorum bahçemde, kendimi Malefiz falan zannediyorum galiba. Biliyorum ki yarattığım bu fırtına esip dönüp dolaşıp gelip bulacak gidenleri ve gitmek üzere olanları. Böyle zamanlarda hala bir şeylerin yanımda olduğunu hissetmek bile güçlü yapıyor beni, siz arkasına dönüp bakmayanlar bunu bilin istedim. O hiç alışamadığım uçaklara binip giderken bir gün alçalıp konacağınız yeri hiç unutmayın derim. Siz alçalırken, ben burada asansörü olmayan apartmanın sekizinci katından çıkardığım ufak bi esintiyle tüm tozu toprağı üstünüze yapıştırabilir ve kimliğimi gülümseyişimin karakteriyle gizleyebilirim.
Ama yapar mıyım?
Yapmam, yapamam bilirsiniz. Yapamadığım için gittiğinizi de bilirsiniz. Sadece bir haber verseniz, ben burada ateşböceğinden bozma çirkin teknolojiye bakıp nefretlik konuşmalar yapmam ve sivrisineklere yedirmem kendimi. Hem belki el sallarım hatta sarılıp yolcu ederim. Hayaller bulutların üzerinden aşağı iner de yoluma konarlar, henüz gitmiş olan sizlerden sonra, neden olmasın değil mi?
Yani, gidin ama güzel gidin rica ediyorum. Vedalar kapıları duvar yapmasın, duvarlara kapılar açsın. Siz hoşça gidin ben ise hoşça kalayım.
Neden bencilliğin riyakar yüzü? Hiç anlamadın ki, bırak başlık anlamsızlığıyla silinip gitsin.
"ateşböceği taklidi yapan uçaklar". yaklaşık bir senedir evimin balkonumdan görüyorum onları da bir teşbihte bulunamamıştım bir türlü. ama bunu sevdim.:)
YanıtlaSilSağol :) Cezbediyor ışıltısı ama hissettirdiği alt ediyor. Çok bakma derim, etkisinde kalabilirsin :)
Sil