önsöz: az yoğunluklu sitem içerir
Tam mutsuz olacağım bir gülme geliyor. Etrafa bakıyorum, dillerinde dertleri, gözlerinde yalnızca kendileriyle bir sürü hiçlik çuvalı. Bu kadar düşer mi insan kendine sorarım. Doksanlarda böyle miydi? Nerede neşeli günler? Dert bencil mi yapıyor insanı? Derdi küçümsemek ne haddime ama kafanı kaldır be insan bir sen misin rüzgara karşı koyamayan. Neler aştım, aştın, aştılar... Kimsenin derdinin defterini tut demiyor sana kimse. Kimsenin kimsesi ol da demiyor. Ama düşme kendi içine bu kadar be insan. Hayatın yükü sensin, hayatın yükü öfken, sinirin, bencilliğin, sessizliğindir. Sessizliğin de bir adabı vardır. Dilin susunca gözüne nefret birikiyor farkında mısın? Zararsın dünyaya. Ziyan düşüncelerin. Etrafındakilere sorumluluğun var be insan. Yüz metre kare alanda bitki olunca da yük oluyorsun sen, özellikle de etrafındakilere. Pencereye uzaklaşıp kendi yarattığın sanalına yaklaştıkça, astral seyahate ilgin arttıkça da yük oluyorsun be insan.
Uyuya mı kaldın sen yine? Yanlış anlamayasın kendini sakın? Duygularını gömmek, duyularını kapatmak, çıkarlarının oyuncağı olmak ne zamandır uykunun masumiyetine denk düşer oldu?
Ne resim var duvarlarında ne söylediklerinin yankısı hissedilir olmuş şu bir türlü sevemediğin hayatta. Ne odağı var gözlerinin ne defterinde anlaşılır bir cümle. Sorsak, ötekiliği savunur sözlerin, o da zihniyetinin aldığı kadar. Bıraksana bu boş lafları, madem hiçsin kaybolmayı öğrenmelisin. Bu kadar göz önünde olup hiçmişçesine yaşayamazsın hayatı. Yüksün sersem, günbegün sorumluluklarından daha ağır bir hal alıyorsun.
Ne yapalım yani şimdi, karşındaki de insan, unutmazsan! Gelecekten mi gelsinler hiçliğini silmek için. Bıraksana, sana sorsak senin yarattığın uzayın bir kademe daha üstü var mıdır? Madem boğulmak istiyorsun kendi enkazında, bırak ellerimi, ellerimizi. Çünkü yarattığın acı kavramını hiç benimseyemedik biz. Biz ki, eve girdiğinde evini selamlayan, güneşe gülümseyen, şarkılarla yaşayan türdeniz. Sen bizi anlamadın diye kızıyordum ya sana. Artık kızmıyorum. Önce varoluşunun yokuşunu tırman ve çek ağırlığını üzerimizden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Yorumlarınızı beklerim.