26 Aralık 2014

Yüzyıllık Aşk | İstanbul Modern

Geçmiş ve Gelecek Sergisinden sonra rotamızı Yüzyıllık Aşk Sergisi'ne çevirdik. Aslında İstanbul Modern'e yola çıkmamıza neden olan, merak ettiğimiz sergi de Yüzyıllık Aşk'tı. İstanbul Modern'in Türk Sineması'nın 100. yılı için hazırladığı bu buram buram  eski günler kokan sergiyi dolaştıkça hey gidi zaman diye iç geçiriyor insan. Bir de bugüne dönüp bakınca her şeyin, özellikle de seyirci ve sinema ilişkisinin önceki zamandan fazlasıyla değiştiğini görüyor.

İşte benim gözümden İstanbul Modern'in sunumuyla Yüzyıllık Aşk'tan kareler...


Türkiye’de Sinema ve Seyirci İlişkisi
25 Eylül 2014 – 8 Ocak 2015

Seyircinin sinema ile en somut ilişkisini kurduğu mekânları, sinema salonlarını “seyirci mabetleri” olarak ele alan “Yüzyıllık Aşk”, Türkiye’nin ilk sinema salonlarından günümüzün festival sinemalarına kadar uzanan, nostaljik bir sunum yapıyor. Seyircinin sinema ve filmlerle ilişkisini sağlayan gazete ilanları, film broşürleri, dergiler, afişler gibi unsurların yanı sıra, sinema seyircisinin fanatizmini de ayrı bir bölümde sunuyor. İçinde sinema seyircisi ve salonunun geçtiği 50’ye yakın Türk filminden sahnelerinden oluşan özel bir çalışmayla, Türkiye'deki sinema ve seyirci arasındaki özel ilişki farklı bir anlam kazanıyor.

***



      Bazen düşünüyorum da geçmişte seyirci için yapılan, seyirci kaynağıyla üretilen, kültürü en yalın şekliyle yansıtan Türk Sineması'na ne oldu da o canlı perspektifini kaybetti? Şimdilerde Türk yapımı bir filme gittiğimde, kendi yaşantıma, yaşanmışlıklarıma rastladığım az oluyor. Ama inatla ve umutla Türk Sineması'na para kazandırmaya devam ediyorum. Belki aşkımız eski sıcaklığına geri döner de, dönüşümlü bir üretim elde edebiliriz..







***


Hayatımda hiç galaya katılmadım, ama medyadan takip ettiklerime göre şimdilerde de loca yani ön koltuklar yıldızlarla dolu. Ama şimdinin yıldızlarının nüfusunun çokluğundan olsa gerek vatandaşlara pek yer kalmıyor. Anadolu'da gerçekleşen galalar oluyorsa da medyaya yansımadığından pek haberimiz olmuyor. Şimdilerde de ticari kaygı mevcut ama bunun peşinde filmin oyuncuları koşmuyor. Eskilerde ne güzelmiş, seyirci yıldızlarla buluşabiliyormuş. Şimdiki sanatçılar cam fanusun içinde gibiler. Daha yakın hissediyoruz ama bunun nedeni sadece sosyal medya. Sosyal medyanın da birer ekrandan oluştuğunu unutmamak gerek.






***







Zaten aşk  bile hala yeşilçam müzikleriyle yaşanmıyor mu?  "Issız Adam" filminde çalınan nostaljik parçalar genç nesle eski şarkıları yansıtarak bunu doğruladı. Hatırlarsanız "İncir Reçeli"nin ilk filmi gelmeden de "İsyan" şarkısıyla reklamını çok güzel yapmıştı.

 Ah eskiler... Müzikleri bile filme referans olmaya yeter kalitede..










***





 Şimdilerde duvarlara bir şey asmayı bırakın çizgi bile çizmek yasak. Daha doğrusu duvarlar reklam alanı gibi ücret karşılığında kullanılıyor. Sağolsun şu mekanik reklam panoları var da sokağın birinde rastlarsak ve reklamına denk gelirsek haberdar oluyoruz işte filmlerden. Ama internet ve sosyal medya var. Bugün teknolojinin nimetlerinden en fazla yararlanan sanat dalı sinemadır herhalde.




***


Evet, sinema her anımızda her yerde bizimle. Eskilerde açık hava sinemalarının tıklım tıklım dolduğunu bir filmin nasıl sabırsızlıkla beklendiğini anlatır o dönemi tadanlarımız. Şimdilerde ise sinema sektörü o kadar heyecanlandırıyor mu bilemiyorum. Her sezon mutlaka bir önceki sezondan alıntılanan senaryolara rastlıyor ve çoğu senaryoda da kendimizi bulamıyoruz. Çoğu insan fazla merak etmediği filmlere internete düşünce izlerim düşüncesiyle gitmeyi tercih etmiyor.

 Ezbere üretiyor, kolay elde ediyor ve çabuk tüketiyoruz. Yani kısaca tehlike çanları çalıyor.  




***






Bu yazıyı okurken başında sinema yazmasaydı tiyatrodan bahsediyor burada derdim. Duygulandıran, girişinde ve çıkışında kalabalıkla hareket ettiğimiz, duygusal etkileşimde bulunduğumuz, boş yer bulamadığımız sanat dalı tiyatro artık. Ve sinemadan çok daha samimi geliyor bana. 

 ***





***



***
Sinema Biletleri
Yüzyıllık Aşk Sergisi'nin atmosferi çok farklı, dekoru, daha önce hiç görmediğiniz eskilerin fotoğrafları, bugünle karşılaştırılan bir çok perspektif ve bu biletler bile bir anlık rüyaya daldırıyor insanı. Gidip görmenizi İstanbul Modern'in diğer sergilerine de bir göz atmanızı tavsiye ederim. Üstelik Perşembe günleri halk günüymüş. Haberiniz olsun.



Şepkemin altından selamlar...



Fotoğrafların birçoğu Gökçe Göksu'ya aittir. Teşekkürler.. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Yorumlarınızı beklerim.

Recommendations by Engageya