Hadi ama Pazar, bunu atlatabiliriz... Sen, seneler önce deli kanıma sıcaklık katan şarkılarla, gücüne güç katan aslan Pazar'ım benim. Oynadılar senin de saatlerinle, tıpkı benim inceliklerimle oynadıkları gibi. Korkuyor musun güneşini sunmaktan? Haklısın, çünkü bende korkuyorum artık ellerimin akını göstermekten. Hatta ellerime bakmaktan, dokunmaktan ve hatta yazmaktan bile korkuyorum. Dokunduğumun, kokladığımın ertesi gün aslında olmayışıyla nasıl başa çıkacaksam artık işte onu başarmaya çalışıyorum. Bu da gelip geçer mi be Pazar? Şu son günler gibi delicesine, su gibi, izlerini silerek, özümü bana bırakarak gelip geçer mi?
Şimdi ben neredeyim, hangi kalbin karanlık sularında kayboldum?
Kim bulur artık beni kafamda kaşarlanmış kelimelerin arasında?
İnsan, savunma mekanizmasını her yitirişinde reçetesi hep aynı oluyor. Bu yüzden şimdi bana bir rutin daha lazım ki ayağa kalkayım.. Şimdi bana bir perde daha lazım gözlerime indirip tekdüzeliğin zirvesine çıkayım. Eğer rutinimi yakalayamazsam yeniden ve tutkumu öldüremezsem, çöp kutusunun derinliklerinde yitip giden bir şarap tıpası gibi değersizliğin berbat kokusunda boğulacağım.
Nasıl uzak kalmış ruh bedenden bu denli? Bir araya gelişleriyle kanıverdim işte. Tüm iyi niyetimle gökyüzünden süzülürken bir anda yere çakıldım, anlayamadım ne olduğunu. Nefes almıyormuşum meğer. Nefesimle bir tutmuşum tutkumu, farkında olmadan. Aşil topuğum aşktı benim, unutmuşum, çok zaman geçmiş üzerinden.. Unuttuğum için çok kızıyorum kendime. Şimdi geçmişin saflığına duvar oluşu ve geleceğe kör bakışları içerisinde bir bilinmeze gidiyor ruhum. Daha iyisi elbet olmayacak, ama en azından baharın kokusunu hissetmek uğruna savaşına devam edecek bu ruh. Ve asla "görüşürüz" demeden bırakmayacak kimseyi...
geçmiş gün, haftanın bu en afili gününde özür dilemiştim tüm sorumluluğu üzerime alarak. ama yanılmışım. çünkü pazar günleri anlamsız bir sıkıntı kaplar içimi hep. en sevdiğim şeyleri yapmak için kafamdan planlar, programlar geçirsem de bir türlü uygulayamam. o yüzden yazara bir kez daha hak verdim. " pazar günleri hayatın intikam günleri. neşeli başlasın ve öyle geçsin diye gayret edildikçe, insanı koyu bir yalnızlığa, anlaşılmaz bir kedere iten günler."
YanıtlaSilbunun farkına vardığım an, akışına bıraktım pazar günlerimi. bir şey yapmak için çaba sarfetmiyorum artık. ne olacaksa kendiliğinden oluyor. misal dün akşamüstü otobüsten inince fırına girdim. çıkışta , tıpkı çocukluk günlerimde yaptığım gibi o sımsıcak ekmeğin kulağından büküp ısıra ısıra eve yollandım. kimseye aldırmadan. eskiden olsa aldırırdım ya bir gören olursa diye kendimi tutardım. eve gelene kadar ekmek soğumuş olurdu. ama ve lakin hala müşterileriyle gereğinden fazla alakadar olan, sıra bekleyen diğer müşterileri umursamayan esnafa ayar oluyorum. pazar günleri diyorum, soğuk ve sessiz bir gemi gibi geçip gidiyor hayatımızdan. kıymetini bilelim.
"görüşürüz" :))
Mithad... Öyle bir pazar günüydü ki benim için.. Bir şeylere kızıp, sinirlenmiş ve hatta şaşırmış kaybolmuş haldeydim.İç dökmem gerekiyordu ama kelimeleri toparlayamıyordum. Hani olur ya içinde kelimelere dökülüp akmak isteyen zehir barındırdığını hissedersin de ilham bir türlü gelmez öyle işte. Sonra bu girdabın üzerine okudum "sadık haklıydı. bu şarkılar hüznümüze arsenik katıyor!" başlıklı postunu. Bugüne kadar okuduğum roman, köşe yazısı vs. hepsi saygı duruşu yaptı önünde. Bir yazıda kendini bulmak dedikleri olayı anlamamışım ben senin yazını okuyana kadar. Destek oldu benim için.
SilPazar’a gelince.. Nasıl doğru anlatmışsın yine.. Sahi ya en son kaç yaşında ekmeği ucundan koparıp yedim inan onu bile hatırlamıyorum.. Hoş, artık bakkala söylüyorsun ekmeği bile getiriyor kapıya. Olay pazar gününde değildir belki de ne bileyim.. Pazar günlerinin hacmi küçülüyor biz büyüdükçe diye düşünüyorum. Anlamını yitiriyor tüm pazarlar, çünkü ruh yorgunlaşıyor.
Mithad sen yazmaya devam et olur mu? Kal sağlıcakla...
Bazen böyle isyan etmek rahatlatır insanı Aslı ve aşk en büyük yaşama sebebidir zaten. Onu aramak ya da ondan uzaklaşmak birçok gerçeklik götürür bedende, ama hep götürür...
YanıtlaSilGerçekliklerden kaçamıyoruz işte. Yaşanan bir pazar günü dramı bir ömrü anlatabiliyor böyle...
Aşkın başka türlüsünü arama zamanıdır Serkan... Atık hiçbir pazarımı yem edemem isyanıma :)
SilZor bir sanat aşk. Aşkı yeniden yaşamak için yeniden cesur olmalı insan ve onu aramalı. Hiçbir şey yapamıyorsan en azından çağrı atmalısın :))) Bir şeyler yapmalı yani... Nice nice niceee dolu pazarlar diliyorum. :D
Sil