13 Eylül 2015

Eylül'ün Getirdiği Adam; İyi ki Doğmuşsun

Hayatın mucizesi gibi açtı ela gözlerini bebek. Eylül'ün 19'u gibi sıradan bir günü ışığa boğdu bal rengi bakışları. Pamuktandı teni, pamuğun en mis kokulu haliydi. Sıcacık ve korkusuzdu. Nasıl bir mücadeleye atıldığının farkında olmayan hali bile güçlü gülüşler atıyordu etrafına. Annesinin yüreğine uzanan tüm yolları kördüğüm misali tek bir noktada toplamıştı. Anlamsızlığın labirentinde doğru yolu gösteriyordu gözlerini diktiği her yer. Büyümesin, hep böyle kalsın istiyordu çevresindekiler. Hassastı, doğduğu günden beri nasır tutmamıştı ne teni ne de kalbi. Çok durmadı buralarda, sebep buydu belkide. Utanırdı onu tanıyanlar lekelenmiş hayatlarından. Yaptıkları hatalardan.. Kimbilir..

Güçlü bir adamdı babam. Yazarken ellerim titriyor heybetinden. Hiç tanışmadan, kokusunu içime çekmeden titretiyor doğduğu bu ay bedenimi, hizaya sokuyor sapkın düşüncelerimi. Ses tonunu hatırlamadığınız bir sesin sizinle nasıl konuşabileceğini düşündünüz mü hiç? Bana bizzat yaşatıyor bu koca yürekli adam. Susmuyor hiç, bırakmıyor ellerinden kalbimi. Kendisinin bir türlü başaramadığını, hayatta kalma mücadelesini aşılıyor bana ismi; Ümit ettiriyor bana, her sıkıştığında kalbim, aklım, fikrim.. Fısıldıyor derinden bir yerlerden "Ümitler ölmez. Uyan, ve bir daha ümit diyerek dik gözlerini gökyüzüne kızım.." Her çocuk gibi çıkmıyorum ben de baba sözünden.

Tek prensibi vardı babamın, şeffaflıktı o da. Her ne kadar oturup iki kadeh içip dertleşmişliğimiz yoksa da iyi tanıdım ve hala da tanımaya devam ediyorum onu. Öyle ki son zamanlarda yaşadığı sıkıntıları bembeyaz teninden görünen damarlarından okunuyordu. Ağır geliyordu bazı şeyler, şimdi hatırladıkça anlıyorum onu. Şeffaf olmak zor olmalıydı bu fani dünyada. Acı çekiyordu ve okunuyordu gözlerinden bıkmışlığı. Artık parlamayan gözlerinden...

Zamanla anladığım bir çok şey oldu gidişinden sonra. Nefesi yerine içine çektiği tütünü bile kızından iyi geliyorsa bir babaya, o baba vazgeçmiştir gökyüzünden, Yeşilköy'deki pazar kahvaltılarından ve neşeyle gittiği Bodrum tatillerinden. Ve vazgeçmiş bir baba, adı da Ümit'se eğer; en derininde sakladığı duygu şefkatse; ardında bıraktığı prensesiyle evin direği dediği oğluna güveniyorsa bir de; sessizce terk ederdi umudunu kaybettiği dünyasını. Anlamakta en zorlandığım durumdu bu. Ama hayat işte, anlıyorsun yaşanmışlıkların desteğiyle.

Yazmak istedim, deliler gibi sayfalarca. Zihnimde bir kayganlık var toparlanmıyor cümleler. Silinen ses tonun gibi, başı var sonu yok, noktası virgülü karışmış. Konuşmak isterdim, biraz saçmalamak ve alttan alınmak, o da olanaksız gibi. Kendi kendine konuşmak iyi geliyor işte bazen. Yazanlar iyi bilir.

**

Ümit diyerek tükettiğim yılların her Eylül ayında kutlarım doğum gününü baba. Titreyen kalbimi sunarım sana, hiç veremediğim hediyemin yerine geçmesini dileyerek. Ne zaman görmek istesem seni, çıkarırım derinimden, akıtırım gözyaşlarımı ve bakarım aynadaki gözlere. Benim olan gözler senin oluverir gözyaşlarımla birleşince. En tatlı rengi olur elanın. Bugün de öyle günlerden işte. Seni hissettiğim sen olduğum günlerden. Ya sen olup büyüyorum ya da büyüdükçe daha bir sen oluyorum orası muallak. Bir şey itiraf etmeliyim, büyüdükçe eksik değil tamamlanmış; kaybetmiş değil kazanmış hissediyorum. Nedenini sorma bana, belki de sensiz yıllarımda sen diye bir elimle diğerini tuttuğum içindir. Ya da kendimle bakışıp, içimi görebilmeyi öğrendiğim içindir. Sen bu dünyada bir babanın öğretebileceklerinin içinden en nadide olanını öğrettin kızına. Bu yüzden hiç sitem etmedim, kızmadım veda edişine. Sadece biraz aceleci oldum galiba büyüdükçe. Güzel bakan insanları erken kaybettiğimden midir bilinmez, ne zaman şefkatli bir bakış yakalasam sımsıkı sarılır oldum. Kimine göre doğru kimine göre yanlış. Ne zaman temiz bir bakış yakalasam açıyorum kalbimi sonuna kadar, ağır geliyor kimilerine anlıyorum. Sonrası istisnasız bir enkaz... Fani şeyler işte, bilirsin iyileştiriyor zaman..

Şimdi çok sevdiğin manzaraya bakıyorum balkonumuzdan. Aslında söylemem gerekirse o manzara yok artık.  Koca binayı diktiler önümüze. Olsun, zaten asıl marifet duvarın arkasındakini görebilmekte. Aynadaki seni görmek gibi işte. 15 senenin tecrübesi var, zor olmuyor emin olabilirsin.

Normalde saymam ama bugün yağmurun verdiği bir romantik havayla saydım gidişinin üzerinden geçen yılları. 15 sene olmuş. Hiç umurumda değil. Çünkü benim için önemli değil oyunu ne zaman bıraktığın. Ben her daim senin oyundaki duruşunu hatırlar sarılırım yastığıma. Sonra kalkar göz kırparım sana. Yaşa baba! derim. Yaşa sen, hep böyle kal. Böyle kal ki kalbim eğilsin önünde, avunsun hatırlayamadığım sesinle. Sen hep böyle kal; kal ki dünya utansın önünde, övünsün seninle. Nereye gitsen de, sen hep böyle kal, en saf halinle. Arkanda bıraktığın mücadeleci ruh sana minnettar. Baktığın son bakışla değil doğduğunda attığın ilk bakışla izle bizi. Bir de içme şu mereti artık. Söz verdiğin gibi yap, emeklilik yaşıma geldiğimde bırakacağım demiştin...


Görüşmek üzere Eylül'ün getirdiği adam, iyiki doğmuşsun
Huzur içinde uyu.



5 yorum:

  1. Güç, babasından kızına geçmiş belki de Aslı. Yazın da heybetli olmuş o yüzden. Senin de dediğin gibi, yazanlar iyi bilir, bazen kendi kendine konuşmak, kendinle baş başa kalmak iyi gelir. Hep yaz Aslı, sen hep yaz. Epey yürek meselesi bunları yazabilmek. Ellerine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıllar sonra ilk kez bir sey paylaştım babamla ilgili. Utana sıkıla o da. Belki de simdiye kadar kurduğum en devrik cümleleri kurmusumdur. Yazdiktan sonra okumaya cesaret de edemedim. Ama sen böyle bi yorum yaptıysan yerine ulaşmıştır, eminim artık. Sagol Mustafa.. :)

      Sil
  2. Son zamanlarda okuduğum en duygu yüklü cümleleri gördüm bu yazıda.. Ölüm sonsuzluktur, bir bitiş değil, diriliştir, kalbinde temizliği yaşatan insanlar hiçbir zaman ayrılmazlar..

    YanıtlaSil
  3. Aslıcım cümlelerin o kadar temizki,yaşadıklarını hissettirdin bana. Ayrıca babana da çok benziyormuşsun. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  4. Zamanın bize getireceği herbir 'eylülde' baba sözünden çıkmaman dileğimle çünkü tam da söylediğin gibi Ümitler ölmez...

    YanıtlaSil

Zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Yorumlarınızı beklerim.

Recommendations by Engageya