29 Aralık 2014

Anları Anı Yapan Bir Perspektif: Gökçe GÖKSU | Röportaj

Geçen Perşembe günü sanatseverleri ve sanata gönül verenleri buluşturan sosyal medyadan tanıdığımız, takip ettiğimiz Gökçe Göksu ile röportaj yapma şansı yakaladım. Onu takip edenler bilir ama röportajımızla birlikte keşfedenler için kendisini biraz tanıtayım. Gökçe, kısa bir süre önce ünlü bir boya firması tarafından yapılan yarışmada derece almış genç ve başarılı bir fotoğrafçı. Tüm bunların yanında en az çektiği fotoğraflar kadar renkli bir karaktere sahip. Yaşamı anlamayı ve onun tadına varmayı iyi bilenlerimizden. Objektifinden çıkan karelerle, “o an” ne yaşıyorsa ve hissediyorsa yansıtıyor. Sanırım fotoğrafları da kendi perspektifini bize en yalın haliyle yansıtabildiği için bu kadar beğeni topluyor.

Şimdi Gökçe Göksu’yu biraz da kendisinden dinleyelim..


Öncelikle röportaj isteğimi kabul ettiğin için teşekkür ederim Gökçe. Ben seni, hayallerinin yolunda bir dakika bile düşünmeden sağlam adımlar atan biri olarak tanıdım. Şuan olduğun yere baktığımda verdiğin emeklerin karşılığını yavaş yavaş almaya başladığını görebiliyorum. Sosyal Medya kendini ifade etmende en büyük desteğin oldu belki de. Sonrasında bu zorlu yarışmadan başarılı bir şekilde çıkman takip edenlerinin artmasını sağladı. Şimdi bizim seni daha yakından tanımamız için kendinden biraz bahseder misin?
- Tabi seve seve bahsederim. Öncelikle fotoğrafçılığa adım attığım zamanlarda elimde profesyonel bir makine yoktu. Elime geçen kameraya sahip tüm cihazları bu anlamda heyecanla kullanıyordum. O zamanlar hatırlıyorum da telefonla çekme imkanım daha fazla oluyordu bunun yanında da dijital fotoğraf makinesi kullanıyordum. Zamanla bu heyecanımı profesyonel boyuta taşıma isteğim doğdu. İnstagram hesabımı açarken ilk düşündüğüm şey “anları anı yapmak” oldu. “O an”ın doğallığını yakalamak ve yansıtmak istedim. Umarım yansıtabiliyorumdur.




Ben fotoğraflarını takip eden biri olarak kesinlikle en yalın haliyle yansıtabildiğini söylüyorum. Anladığım kadarıyla fotoğrafla tanışıklığın çok uzun yıllara dayanıyor. Tam olarak kaç senedir fotoğraf çekiyorsun?
- Profesyonel olarak 4 senedir uğraşıyorum. Bunun öncesinden düşünürsek on sene falan. (..gülüyoruz) On sene mi? Yok ya on sene olmamıştır herhalde. Lise yıllarımdan beri diyelim.


Seni fotoğraf çekmeye yönelten ne oldu peki?
-Aslında burada çevremin etkisi devreye girdi. Kalabalık bir ailem ve arkadaş çevrem var ve hepsi de fotoğraf çektirmeyi çok seviyor. Sanırım bu bir tesadüf değil benim için. Kendi makineleriyle fotoğraf çektirmek istediklerinde bile beni seçiyorlardı kameranın arkası için. Bu yüzden hayatta en fazla duyduğum cümlelerden biri “ Sen çek.” Olmuştur herhalde. Bu sorumluluğu üstlenmem de açımın ve perspektifimin gelişmesine neden oldu. 



Fotoğraflarını çekerken karşıya vereceğin mesajı düşünüyor musun?
- İşte en başta bahsettiğim gibi “anları anı yapmak” felsefesi üzerinden gidiyorum. Bunun dışında bazı çekimlerim oluyor, o zamanlarda şunu anlatmalı diye kafamda oluşan düşünceler oluyor. Yarışmada derece aldığım fotoğrafta olduğu gibi.


Fotoğraflarındaki kompozisyon etkileyici, bunun için öncesinde plan ve hazırlık yapıyor musun?
- Zaman zaman hazırlık yapıyorum, kafamda bir mekan belirliyorum ve sadece çekim amaçlı yola koyuluyorum. Fakat çoğu zaman spontane gelişebiliyor. Çünkü her zaman fotoğraf makinemi yanımda taşıyacak olanağım olmuyor. Telefonumla da güzel kareler yakalayabildiğim oluyor. Ruh halimin beni yönlendirmesine izin veriyorum aslında. Gerçeği duygularımla yansıtmamı sağlıyor. 


Fotoğraflarını incelediğimiz de renklerin en canlı halini kullandığın görülüyor. Fakat siyah beyaz fotoğraflarında bile hayatın akışına dair bir mesaj hissediyorum. Yaşamaya dair bir mesaj, yanlış mı düşünüyorum?
- (Gülümsüyor..) Evet mesajım yerine ulaşmış. Ben doğadaki canlılıktan verim alıyorum bu yüzden siyah beyaz da olsa temam “yaşamak” oluyor. Okuduğum bölümün etkisi var sanırım. Biyoloji bölümünü bitirdim.


Laboratuvarda çekimler yapıyor muydun?
- Evet önüme ne gelirse, kurbağa falan kaçırmıyordum. Mikroskoptan hücreleri çekmek zor da olsa favorimdi. 

(Gülüşmeler..)


Biyolojiye dair arşiv mi oluşturdun kendine yoksa?
-Evet yayınlamıyorum ama biyoloji arşivim var.


Örnek aldığın, tarzından etkilediğin fotoğraf sanatçıları var mı?
- Listemin başında tabi ki Ara Güler var. Daha yakın zamana baktığımızda Muhsin Akgün ve Özgür Ülker isimlerini verebilirim. Bu sanatçılardan fazlasıyla etkileniyorum ve kendimi geliştirmem açısından da bana faydaları oluyor. Bakış açılarını ve tarzlarını çok seviyorum. Sıradanlıktan uzaklar, farklı bakış açılarını güzel aktarıyorlar. Mesela Özgür Ülker’le tanışma fırsatı yakaladım. Nil Karaibrahimgil’in fotoğrafçısı olarak tanışmıştım kendisiyle. Tekniklerini örnek aldığım önemli sanatçılardandır. Muhsin Akgün’ünde özellikle sahne fotoğraflarını beğeniyorum. İki sanatçı da sahne fotoğrafları çekiyor ve aslında benimde çekmekten zevk aldığım alan sahne fotoğrafçılığıdır. Sanatçıyı model olarak görüp, en doğal halini yakalayabiliyorum.


Hangi sanatçıların sahne fotoğraflarını çekmekten hoşlanıyorsun?
- Nil Karaibrahimgil profesyonelliğime adım atarken çekmeye başladığım sanatçılardandır ve benim için çok ayrıdır. Onun enerjisini seviyorum. Fotoğrafa da güzel yansıyor. Onun dışında Sıla’nın fotoğraflarını çekmeyi seviyorum. Çünkü Sıla’nın şarkıları bildiğimiz gibi hayatın içinden ve duygu yoğunluğuna sahip. Söylerken büründüğü ifadelerle şarkının duygusunu yansıtan bir sanatçı. Müziğin de fotoğrafı çekilebilir dedirtiyor insana.



Fotoğraflarını çekme şansı yakaladığın diğer sanatçılar kimler oldu?


Peki çektiğin sahne fotoğraflarını kullanan sanatçılar oluyor mu?
- Oluyor evet. Ekip olarak bile kullanıyorlar. Sosyal Medya’da her türlü alanda kullanılıyor. Bunun dışında basın fotoğrafları çektim. Konserlerde çektiğim fotoğrafları basından istiyorlar, gönderiyorum. Ama şunu söylemeliyim ki sanatçıların fanları, fotoğraflara herkesten önce ulaşıyorlar.


Sosyal medyayı bir amaç için araç olarak kullanan birisin. Peki senin sosyal ortamda takip ettiğin kimler var?
- Sosyal medyada Murat Ceylan’ın sıkı takipçisiyim. Güllerin Savaşı dizisinin görüntü yönetmeni kendisi. Onun baktığı açıdan bakmak çok farklı oluyor. Aynı zamanda Özgür Ülker ve Muhsin Akgün’ünü sosyal ortamdan da takip ediyorum. Her türlü fotoğrafa bakıyorum aslında. Benim için takipçi sayısı veya isim önemli olmayabiliyor kaliteli bir eserle karşılaştığımda. Çünkü bazen tüm bu takipçi sayısı falan ego tatmini olabiliyor ve kaliteyi yakalamana engel olabiliyor. Ön yargılı olmamak lazım.



Evet aslında bir rekabet söz konusu fotoğraf sanatı alanında. Belki de içeriğinde en fazla rekabet barındıran sanat dalı diyebiliriz. Sen böyle bir ortamda bir de yarışmaya katıldın ve kendini ön plana çıkardın. Zor olsa gerek...
- Umarım başarmışımdır bunu gerçekten. Öncelikle bunu söyleyeyim. Yarışmadan derece almam benim için inanılmaz motive edici oldu. Çünkü sosyal medya üzerinden oy kullanılan bir sistem vardı. Hal böyle olunca bazı sıkıntılar yaşanabiliyor. Instagram ortamında en fazla beğeni alan fotoğraf benimkiydi. Böyle seçildim. Ama yarışma olsun başka bir ortam olsun bu işe gönül vermek önemli olan. Bu sürecin en başından beri seminerlere ve workshoplara katıldım. Bilgimi ve tekniğimi taze tutmaya çalışıyorum, geri dönüşleri de motive edici oluyor.




Belli bir tema altında topladığın fotoğrafların oldu mu? Bir seri oluşturdun mu?
- Siyah beyaz serisi oldu. HDR tekniği ve ters ışık tekniği kullanarak seriler çektim.


Ben aslında senin perspektifinden Galata fotoğraflarına çok rastladım. Galata temalı fotoğrafların da var diyebilir miyiz?
- Galata’nın yer i bende çok farklı. Sanki her fotoğrafını çektiğimde başka bir şey anlatıyor bana. Galata hep aynı olabilir ama bir fotoğraf diğerinin asla aynısı olamaz bu çok önemli bir nokta. Evet yani sonuç olarak Galata serim olduğunu söyleyebilirim.


En güzel konuyu sona sakladım. “GÖLGEDEKİLER”e gelmek istiyorum. Yarışmadan nasıl haberin oldu Gökçe?
- Başladığı gün sosyal medyadan haberim oldu. İlk günden katılmak avantaj olabilir diye düşündüm oy toplamak açısından. 

"GÖLGEDEKİLER"


Peki neden “GÖLGEDEKİLER” ?
- İki sene önce çektiğim bir fotoğraf Gölgedekiler. Onun bende yarattığı his başkaydı. Beylerbeyi sarayına gitmiştim ama çekim amaçlı değil. Makinem tesadüfen yanımdaydı. Gölgedekiler diye adlandırdıklarım aslında turistti. Broşürden bir şeyler inceliyorlardı ve tünelin bir ucunda ben bir ucunda onlar vardı. Çok güzel gözüküyorlardı. Her zaman çekmeden önce bir şeyler hissetmiyorsun. Bazen de çektikten sonra “o an” anlam kazanıyor. Perspektif , ters ışık ve diğer etkenlerle birlikle kompozisyonu sağlamlaştırdı, kaçırmamam gerektiğini hissettim.


Gelecek planların arasında bu anlamlı fotoğraflar için açmayı düşündüğün bir sergi planın var mı?
- Var. Hatta 3 senedir falan düşünüyorum bunu. Fotoğraflarımın beğeni kazanması daha da teşvik edici oluyor bu konuda. Ama fotoğraf sergisini Tema Vakfı, Hayvanları Koruma Derneği gibi kuruluşlarla anlaşıp açmak istiyorum. Sergiden elde edilen geliri onlarla paylaşmak istiyorum. Fotoğrafların fiyatını da sanatseverler belirlesin istiyorum. Yani bir fotoğraf ne kadar beğeni alıyorsa fiyatı da o orantıda belirlenir. 


Gerçekten çok mütevazısın fotoğrafların değerini karşı tarafın belirlemesine izin vermen sıra dışı bir davranış. Dilerim gerçekleştirebilirsin bu dileğini. Fotoğraf çekerken başından geçen bir anını bizimle paylaşır mısın?
Moralimin çok bozuk ve ruhsal olarak üzüntülü olduğum bir gündü. Makinemi alıp dışarı çıktığımda kendimi Galata'da buldum. Galata köprüsü üzerinde yürürken bir açı yakaladım Galata Kulesi'ne daha önce hiç çekmediğim bir açıdan bakmıştım. O sırada yanımda fotoğraf çeken bir adam, beni izliyormuş ve fotoğrafı çektiğimde makinenin ekranına bakıp, "Bakış açısı bu olsa gerek, eminim hepimiz Galata Kulesi'ni fotoğraflamışızdır ama hiç birimiz bu kadar güzelini çekmedik daha, kıskandım.' dedi ve gülümsedi. Böyle geri dönüşler alınca daha da motive oluyor insan.



Çok fazla alanla ilgilendiğini biliyorum, profesyonel anlamda ilgilendiğin tek sanat dalı fotoğraf mı?
-Hayır, fotoğrafçılığın dışında oyunculukla ilgileniyorum ve bu alanda eğitimler alıyorum. Hatta fotoğraf ile ilgilendiğimden daha fazla ilgileniyorum oyunculukla ve bu anlamda mesleki olarak ilerlemek istiyorum. Oyuncu olduğum zamanda fotoğraf çekmeye devam edeceğim.


Sanırım oyuncu olduğunda makinenin arkasından çok önünde olman gerekecek. Ne hissettirir bu sana?
-İyi bir şey olur bu benim için. En azından doğru düzgün fotoğrafım olur, makine ardında olmadığım için.


Oyunculuk adına ne tür aşamalardan geçtin?
Kurslara gittim, özel dersler aldım. Okulda da bu anlamda bir çok çalışmam oldu. Oyunculuğa olan tutkum kendimi bildim bileli vardı ama ülkemiz şartlarında oyunculuğun yanında farklı bir mesleğe dair bilginin olması da önemli. Hem şehir dışında okumamın oyunculukta ilerlemem adına avantaj oldu. Farklı kültürlerden insanlarla tanıştım, farklı bir şehrin yapısına şahit oldum. Bakış açısını ve rol yapma yeteneğini geliştiren şeyler bunlar.



Peki bundan sonra neler bekliyor seni?
-Oyunculukla ilgili kendimi daha çok geliştirmem gerekiyor. Tiyatro, sinema, dizi sektöründe yer almak istiyorum. Ayırt etmek istemiyorum ama ekran önünde olmak şu an için daha cazip geliyor bana. Ama tiyatronun bende yarattığı etki bambaşka. Tiyatro hayatın her anında olabilecek bir şey. Dilerim bir gün önemli projelerde yer alırım.

Kimlerle aynı sahneyi paylaşmak istersin? 
-Oyunculuk anlamında Canan Ergüder'i çok başarılı buluyorum, Çok da seviyorum zaten kendisini. Onunla ayni iste çalışmayı çok isterim. Onun dışında Zerrin Tekindor, Haluk Bilginer, gibi birkaç isim daha sayabilirim. Bir de Berkun Oya'nin oyunlarında oynamayı isterim. 



Son olarak fotoğraflarını takip etmek isteyenler nereden ulaşabilirler?
-Bir web sitesi düşüncem var. O olana kadar sosyal paylaşım ağlarında aktifim. Oralardan takip edebilir, iletişime geçebilirler benimle.

> Instagram.com/gokcegoksuu <
> Instagram.com/gokcegoksuphotography <
> https://www.facebook.com/gokcegoksuphotography <
> Flickr.com/gokcegoksu <
> Twitter.com/gokcegoksu <


Gökçe samimi sohbetin ve paylaşımların için çok teşekkür ederiz. Fotoğraflarınla hayatı anlatmaktan hiç vazgeçme..
- Asıl ben bu güzel sohbet için teşekkür ederim. Elimden geldiğince hep daha iyisini yapmaya çalışacağım.


Gökçe Göksu'nun perspektifinden kareler...












1 yorum:

  1. Nice post!!!
    would you like to follow each other? let me know...I always follow back.
    Besos, desde España, Marcela♥

    YanıtlaSil

Zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Yorumlarınızı beklerim.

Recommendations by Engageya