Christopher Nolan'ın, Jonathan Nolan ile kaleme aldığı ve yönetmenliğini sırtladığı filmin yıldız oyunculardan oluşan oyuncu kadrosunda Matthew McConaughey, Anne Hathaway, Jessica Chastain, Matt Damon, Bill Irwin, John Lithgow ve Michael Caine gibi isimler yer alıyor. Bilimkurgunun yanı sıra dramatik öğeler de içeren filmin senaryosu Fizikçi Kip S. Thorne'nun evrendeki 'Solucan Delikleri' teorisinden ilham alıyor.
İnterstellar, Christopher Nolan'ın kaleminden çıkar çıkmaz İMDB'nin Top 250 listesinde 11. sıraya oturan harikulade bir başyapıt. Gidip görüp izleyenlerden, filmin içine çekilenlerden duyduklarım arasında olumsuz bir bakış açısına henüz rastlamadım. Sadece filmin birinci yarısını ikinci yarısından daha çok beğenenler olduğunu gördüm birkaç yorumda. Bunu da filmdeki ailevi bağların gösterildiği sahnelerin oranlaması ile ilgisi olduğunu düşünüyorum. Bilim Kurgu meraklılarının beklentileri realist bakış açılı karakterler ile karşılaşmaktır ve manevi duyguların göze battığı sahnelerden çoğunlukla sıkılırlar. Fakat benim gözlemlediğim kadarıyla İnterstellar, bir bilim kurgu filminin olmasının yanı sıra içeriğinde mitsel metaforlar barındıran eşsiz bir eser olmuş. Film içerisinde özellikle değinilen noktaların olduğunu gözlemledim, zaten bir film eleştirilmeye müsait bir boşluk bırakmıyorsa içerisinde saklı bazı metaforlar olma olasılığı muhtemeldir.
İzleyenlerde hissetmişlerdir, iki farklı gerilim yaşatıyor film bizlere. Birincisi gökyüzünün eşsiz karanlığında, yönsüzlüğün ve bilinmezliğin verdiği gerilim, ikincisi ise filmi izlerken karakterlerin ve izleyicilerin peşini bırakmayan"zamansal tehlike". Zaman boyutlarının uzay yolculuğu sırasında değişmesi, insanın kaybetme ve zamandan bir şeyleri kaçırma korkusunu ortaya çıkarıyor. Uzaydaki bir saatin dünyada yedi yıla denk düşebildiği ayrımına vardığımızda, zamanın takvimin içinde saklanan oyuncu bir çocuk olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz. İki seçenek ile baş başa kalan ana karakter Cooper, ya bu oyunu çocuğun kurguladığı şekliyle oynamak zorunda kalacak ya da kendine yeni bir oyun kurgulayacaktır...
Dünya son günlerini yaşıyorken canlıların tüketebileceği besinler tükenmişken geriye tüketilesi tek besin mısır kalıyor. Onun da tükenmek üzere oluşunu izliyoruz. Film boyunca mısır tarlasıyla sürekli göz göze getiriyor yönetmen bizi. Neden mısır diye düşünenler vardır. Bilimsel açıklamaların yanı sıra mitsel bir unsura da dokunuyor bu mısır mevzuu. Özellikle şuan Meksika'nın olduğu bölgede eskiden yaşayan Aztekler, Mısır Tanrı'sına tapmışlar ve uğruna insanları kurban ettikleri ayinlerinde Tanrı'dan daha fazla verim istemişlerdir. Kuzey ve Güney Amerika Kızılderililerinin mitolojilerinde de mısır Tanrıların bir armağanı olarak görülmüştür. Mısırdan beklenen bu verim filmde yeniden dirilişe işaret eden önemli bir metafor olarak kullanılmıştır.
Yine Dünya'nın son günlerine şahit olduğumuz yakın geleceğimizi anlatan İnterstellar'da vurgulanan bir diğer nokta, dünyanın sonuna dair yazılan tüm senaryolarda akla ilk gelen senaryo da tema savaş iken, Nolan apayrı bir bakış açısı getirerek, tüm besinlerin ve oksijenin tükendiği noktada insanların birlikte hareket etmeye başladığını yansıtıyor perdeye. Oksijenin ve temiz havanın sınıfsal dağılışının imkansızlığının gerektirdiği eşitlik, iktidarın silik izlerini hissettiriyor izleyiciye.
Bilim kurgu yapımı olan İnterstellar'da bilimin değişmez ilerleme aracı kitaplar büyük yer tutmakta. Kütüphane ile başlayan yıldızlararası serüveni kitaplıkla final yapıyor diyebiliriz. Tüm kaynakların tükendiği yakın geleceğimizde bilimin mücadeleci ruhunu kenara bırakan bir politika tasarısına karşı savaş açan kitaplar, bilimin yapılandırıcı gücünü kütüphane metaforuyla bir an bile unutturmuyor. Aynı zamanda bu film ile birlikte birçok insanın bilmediği bilgi, MR, tomografi vb. cihazların uzay bilimini kullanarak meydana getirildikleri atlanmadan vurgulanmış olması artı bir beğeni kazandırdı.
Eğitimin, iktidar politikalarının birinci silahı durumuna gelişi İnterstellar'da gösterilen yan temalardan bir diğeri. Genelde günümüz dünyasında eğitmenlerin, ailelerin üstünde, öğrencilerin kariyer konusunda kendilerini geliştirmesi için ikna kabiliyetini kullandığına şahit olurken, kötü şartların hakim olduğu yakın gelecek tasarısında, eğitmenler bir veli olan Cooper'ı, oğlunun üniversite okumaması ve dünyanın daha fazla çiftçiye ihtiyaç duyması gerekçesini sunarak çiftçi olarak kalması yönünde ikna etmeye çalışmaktadırlar.
İnterstellar'ın fragmanında gördüğümüz merak uyandıran ve izlerken görsel hazza ulaştıran en önemli sahnelerinden biri suların kaplı olduğu yüzeyde geçen sahnesidir. Burada suyun uzaktan dağ gibi gözüken alışılagelmişin dışındaki dalgalardan önce var olan sığ taban akıllara Musa Peygamber'in Kızıl Denizi ikiye bölen olayını getirmektedir. Bunun bir metafor olabileceği düşünülebilir fakat İnterstellar'ın bilim kurgu özelliğinden dolayı detaya girmenin anlamlı olmayacağı açıktır.
Son olarak sevgili modern çağın akıllı kölesi TARS'ı konu almak istiyorum. Tars ile ilk karşılaştığım sahnede üzerimde Wall-e de yaşadığım bir robot sempatisinin yaratılmadığını belirtmek isterim. Çünkü Tars'ta olduğu kadar hiçbir bilim kurgu filminde robotlar şekil itibariyle bu kadar yaratıcılık yoksunu bırakılmamıştır. Film esnasında TARS'ın muhteşem kodlarını konuşturduğu sahneleri ışık hızıyla geçirmiş olmasalardı o kalas yapısıyla bizi çok fazla güldüreceğine eminim.
İnterstellar hala vizyondayken, izleme keyfini sinema salonunda çıkarmanızı tavsiye ederim.
Yaklaşık 180 dakika süren bu müthiş film hakkındaki yorumlarınızı ve yakaladıklarınızı yazmanızı dilerim.
İnterstellar, Christopher Nolan'ın kaleminden çıkar çıkmaz İMDB'nin Top 250 listesinde 11. sıraya oturan harikulade bir başyapıt. Gidip görüp izleyenlerden, filmin içine çekilenlerden duyduklarım arasında olumsuz bir bakış açısına henüz rastlamadım. Sadece filmin birinci yarısını ikinci yarısından daha çok beğenenler olduğunu gördüm birkaç yorumda. Bunu da filmdeki ailevi bağların gösterildiği sahnelerin oranlaması ile ilgisi olduğunu düşünüyorum. Bilim Kurgu meraklılarının beklentileri realist bakış açılı karakterler ile karşılaşmaktır ve manevi duyguların göze battığı sahnelerden çoğunlukla sıkılırlar. Fakat benim gözlemlediğim kadarıyla İnterstellar, bir bilim kurgu filminin olmasının yanı sıra içeriğinde mitsel metaforlar barındıran eşsiz bir eser olmuş. Film içerisinde özellikle değinilen noktaların olduğunu gözlemledim, zaten bir film eleştirilmeye müsait bir boşluk bırakmıyorsa içerisinde saklı bazı metaforlar olma olasılığı muhtemeldir.
İzleyenlerde hissetmişlerdir, iki farklı gerilim yaşatıyor film bizlere. Birincisi gökyüzünün eşsiz karanlığında, yönsüzlüğün ve bilinmezliğin verdiği gerilim, ikincisi ise filmi izlerken karakterlerin ve izleyicilerin peşini bırakmayan"zamansal tehlike". Zaman boyutlarının uzay yolculuğu sırasında değişmesi, insanın kaybetme ve zamandan bir şeyleri kaçırma korkusunu ortaya çıkarıyor. Uzaydaki bir saatin dünyada yedi yıla denk düşebildiği ayrımına vardığımızda, zamanın takvimin içinde saklanan oyuncu bir çocuk olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz. İki seçenek ile baş başa kalan ana karakter Cooper, ya bu oyunu çocuğun kurguladığı şekliyle oynamak zorunda kalacak ya da kendine yeni bir oyun kurgulayacaktır...
Dünya son günlerini yaşıyorken canlıların tüketebileceği besinler tükenmişken geriye tüketilesi tek besin mısır kalıyor. Onun da tükenmek üzere oluşunu izliyoruz. Film boyunca mısır tarlasıyla sürekli göz göze getiriyor yönetmen bizi. Neden mısır diye düşünenler vardır. Bilimsel açıklamaların yanı sıra mitsel bir unsura da dokunuyor bu mısır mevzuu. Özellikle şuan Meksika'nın olduğu bölgede eskiden yaşayan Aztekler, Mısır Tanrı'sına tapmışlar ve uğruna insanları kurban ettikleri ayinlerinde Tanrı'dan daha fazla verim istemişlerdir. Kuzey ve Güney Amerika Kızılderililerinin mitolojilerinde de mısır Tanrıların bir armağanı olarak görülmüştür. Mısırdan beklenen bu verim filmde yeniden dirilişe işaret eden önemli bir metafor olarak kullanılmıştır.
Yine Dünya'nın son günlerine şahit olduğumuz yakın geleceğimizi anlatan İnterstellar'da vurgulanan bir diğer nokta, dünyanın sonuna dair yazılan tüm senaryolarda akla ilk gelen senaryo da tema savaş iken, Nolan apayrı bir bakış açısı getirerek, tüm besinlerin ve oksijenin tükendiği noktada insanların birlikte hareket etmeye başladığını yansıtıyor perdeye. Oksijenin ve temiz havanın sınıfsal dağılışının imkansızlığının gerektirdiği eşitlik, iktidarın silik izlerini hissettiriyor izleyiciye.
Eğitimin, iktidar politikalarının birinci silahı durumuna gelişi İnterstellar'da gösterilen yan temalardan bir diğeri. Genelde günümüz dünyasında eğitmenlerin, ailelerin üstünde, öğrencilerin kariyer konusunda kendilerini geliştirmesi için ikna kabiliyetini kullandığına şahit olurken, kötü şartların hakim olduğu yakın gelecek tasarısında, eğitmenler bir veli olan Cooper'ı, oğlunun üniversite okumaması ve dünyanın daha fazla çiftçiye ihtiyaç duyması gerekçesini sunarak çiftçi olarak kalması yönünde ikna etmeye çalışmaktadırlar.
İnterstellar'ın fragmanında gördüğümüz merak uyandıran ve izlerken görsel hazza ulaştıran en önemli sahnelerinden biri suların kaplı olduğu yüzeyde geçen sahnesidir. Burada suyun uzaktan dağ gibi gözüken alışılagelmişin dışındaki dalgalardan önce var olan sığ taban akıllara Musa Peygamber'in Kızıl Denizi ikiye bölen olayını getirmektedir. Bunun bir metafor olabileceği düşünülebilir fakat İnterstellar'ın bilim kurgu özelliğinden dolayı detaya girmenin anlamlı olmayacağı açıktır.
Son olarak sevgili modern çağın akıllı kölesi TARS'ı konu almak istiyorum. Tars ile ilk karşılaştığım sahnede üzerimde Wall-e de yaşadığım bir robot sempatisinin yaratılmadığını belirtmek isterim. Çünkü Tars'ta olduğu kadar hiçbir bilim kurgu filminde robotlar şekil itibariyle bu kadar yaratıcılık yoksunu bırakılmamıştır. Film esnasında TARS'ın muhteşem kodlarını konuşturduğu sahneleri ışık hızıyla geçirmiş olmasalardı o kalas yapısıyla bizi çok fazla güldüreceğine eminim.
"Annen siz doğduğunuzda artık bizim sizler için anı olacağımızı söyledi." |
İnterstellar hala vizyondayken, izleme keyfini sinema salonunda çıkarmanızı tavsiye ederim.
Yaklaşık 180 dakika süren bu müthiş film hakkındaki yorumlarınızı ve yakaladıklarınızı yazmanızı dilerim.
Kitaplığın arkasındaki Cooper, önündeki Cooper'e koordinatları vererek gizli uzay üssünün koordinatlarını verip, kitaplığın arkasına ulaşmasına yol açıyor... Hangisi hangisinden öncedir? Hangisi hangisini doğurur? :))
YanıtlaSilKanımca kitaplığın ön tarafındaki Cooper'ın söyledikleri sonsuzlukta yankılanıyorken kitaplığın arkasındaki Cooper paralel evrenden canlı yayın izliyor. :) Ne de olsa fısıltılarımız sonsuzlukta yankılanır...
Sil