12 Mart 2016

Kasım'dan Sonra...



Karanlıktı şehir, yağmursuz, sığ ve karanlık. Masumiyet, vapura yetişirmiş gibi yapıp gerisinde kalan ukala martılara dönmüştü yüzünü. Çok daha temiz bir şeyi kıyıda bırakmış, sert bir dalganın yalanına kanmıştı. İşte yine o özgür martılar kazanmaya başlamıştı. Kahkahaları çok uzaklardan gelip kıyıda kalanların rüyalarına vuruyordu şimdi. İyi mi oluyordu böyle, geride kalanın rüyalarını da çalmak? Son radde olmalıydı bu diye düşündü güvercin ya da kelimeleri zift ile karalamak son çaresiydi bu hırslı martıların.

Şimdi öyle bir noktada ki benim kıyıda kalan güvercinim, sahteliğin içinde anlamını yitirirken, benliğinin hangi sınıra doğru yola çıktığından habersiz. Sınırlarını keşfederken, gücünün neye yetebileceğini bile bilmiyor. Kendisi hakkında bildiği tek şey, büyük ve dayanıklı kanatlarla dünyaya getirilmemiş olmasıydı. Ama buna rağmen idare etmeyi, iradesini savunmasını çok iyi beceriyordu. Belki de bu sebepten, sırf bu görünen gücü yüzünden bazılarının sinirine dokunuyordu. Oysa sadece kendine yetmeyi hedeflemişti, kendi yoluna ışık olacaktı. Hayatı boyunca bir şeyi hesaplayamamıştı, aynalara olan korkusu, sosyal benliğinin başka gözlerden yaradılışına sebep olmuştu. Hal böyle olunca, kendi benliğini pis hesaplara kurban etmiş ve acınası bir şekilde bunun hala farkında bile değildi.

Yumurtasını kırıp gözlerini açtığında güneşin hafiften sızan ışığı karışmıştı yeşiline, bir de en afillisinden göz kırpmıştı Mayıs'ın en güzel gününe. Oysa şimdi, hala bir türlü yakamızı bırakmayan kış, hepten çalmıştı güzelim yeşilini, üstüne de dünyanın en sıkıcı, kasvet kokan kahverengisini bırakmıştı yerine. Susuz kalmıştı şehir geçtiğimiz Kasım sonrasında, sıkıcı ve baskı altındaydı. Sürekli uykuya dönük yüzler, gözlerden akmayan yaşlarla kaybolmuş kelimeler, susturucu görevini üstlenmiş şehrin gürültüsüyle birlik olup duyguları yatağın altına terk ettiren sanallık.. Yoksa 27 sendromu bu muydu? Aslında bakılırsa bir güvercin için 27 çok sonrasıydı hatta büyük ihtimal ulaşamayacağı kadar uzağındaydı..

Ne zaman benim güvercini düşünsem umutla dolu cümlelere kaçırma vaktidir derim şu nazlı kelimeleri. Bu kuş parçası inanmıyor da olsa umut hala vardır kim bilir? Birgün kelimeler geri gelir, yağmur yağmasa da gelir belki yine duygular, mucizevidir ne de olsa dimi hayat? Sıradan geçen bir günün ardından yine huzuru tek bulabildiği yere, evine geri dönme vaktidir şimdi güvercinin. Martıların sahte kahkahasından, çalınan rüyalarından kendine pay çıkararak, usulca yönünü belirler ve güzel bir kalkış yapar, şansı yine yolunda ilerlerken bulacaktır onu. Rüzgar desteğini yine esirgemeyecektir.

Tek inandığı şeyi tekrar eder ilerlerken; dünyanın en iyi kanatlarına sahip olmasa da onu evine kadar götürebilecek kanatları olduğu sürece umudunu asla yitirmeyecektir.

1 yorum:

  1. Kasım ın öyle bir anlamı vardır ki kimine aşk başkadır,kimine yağmur akıtır içindeki kötü kanı. Insan bence kendini bir kuş misali düşünecekse haketmeyen insanları gökyüzü yapmamalı. Normalde her insanın gerçek bir ismi vardır. Eğer kendini birşeye benzetiyorsa kendi dünyasında demektir. Gökyüzü dediğin bir anne sıcaklığı bir baba ocağı gibidir. Hayatımdaki en önemli insanlar kasımda doğmuşlardır. Ama ben sevemedim hiç sonbaharları. Istediğin kadar kanatların büyük olsun,evinin nerde olduğunu bilemezsen bir gün uçmaktan yorulup çakılıyorsun yere.

    YanıtlaSil

Zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Yorumlarınızı beklerim.

Recommendations by Engageya