Çanakkale 2014 |
Bir insan hep mi kayıp olur gündüzleri..
Geceleri göz kapaklarının arasında kendisini bulmaya da çok yaklaşır halbuki..
Ne acı..
Ne kadar acı yaşarsan yaşa şükretmeyi öğrenememek..
Hep bir zorluk seviyesi açılıyor sanki seneler geçerken..
Kırbaç gibi vuruyor ciğerlerime aldığım nefesler. Bazen de alamadıklarımın hayali kabusum oluyor kırbaçlıyor beni rüyalarımda..
Kendimi bensiz büyüttüm senelerce. Dile kolay 30 yıl. Hep içimde emanet bir can var gibi. Yemeğini verdim suyunu verdim, aksatmadım uykusunu. Tek bir şey çaldım ondan.. Yastığa başını koyup gözlerini kapadığı o "an"ı
Şimdi ondan aldığım o minik anlar için vicdanımı tekmeliyorum. Çok kısa da olsa mantığım eşlik ediyor bana kendime bunu yaparken.. Zaten mantığımın işi bu, öz eleştiri makinası, kural manyağı, terminatör. Ruhsuz. Ve daha ne kadar kötü sıfat varsa hepsi onun peşine takılabilir umrumda değil.
İnsan kendisinin sahibidir derler. Ben hiç sahip olamadım kendime. Bir sahip olsam, ah ne büyük bi nimettir.
Şimdi düşünüyorum. Yani saçmalıyorum kendimce işte. Hangisi gerçek "ben"im ?
O minik anlarda tanımaya çalıştığım küçük kırmızı şapkalı kız çocuğu mu? Sürekli maviye koşan, ağzına geleni söyleyen, hesapsızca seven, karşılığını almazsa arkasında bırakıp yine maviye koşan.. Hep koşan ama hiç yorulmayan.. Yoksa gün akarken kargaşanın içinde kaybolan o çürük dönemin yapay medeniyetini yüklenmiş dik duruşlu ama artık çizgilerini saklayamayan o yorgun kadın mı?
Hayır, ikisi birden tek bir bedene sığamaz asla. İkisi de o kadar farklı ki birbirinden. Bir yerde birleşmiyorlar ve hiç birleşemeyecekler sanırım.
Bunun için özel bir çabam da olmayacak. Çünkü kız çocukları bu dünyanın en kıymetli inci taneleridir ve daima korunmalıdır.
Bir türlü ızdırabını sevemediğim kendimin bir gün maviliklere ulaşması dileğiyle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Yorumlarınızı beklerim.